13 Eylül 2012 Perşembe

Suriye-Türkiye savaşı çıkar mı?


Recep Tayyip Erdoğan


Recep Tayyip Erdoğan (26 Şubat 1954, İstanbul, Türkiye Cumhuriyeti'nin 2003 yılından beri başbakanı ve Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı. Erdoğan, 1994 ve 1998 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'nı yürüttü. Erdoğan Marmara Üniversitesi İktisadi ve Ticari İlimler Fakültesi'nden 1981 yılında mezun oldu. On sekiz yaşından itibaren siyasete dahil oldu. Erdoğan, 1969-1980 yılları arasında yarı profesyonel futbolcu oldu. Eşi Emine Erdoğan'la 4 Temmuz 1978’de evlendi. Evliliklerinden 2 erkek, 2 kız olmak üzere 4 çocukları vardır. Erdoğan 27 Mart 1994'de yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı olarak seçildi. 12 Aralık 1997 tarihinde Siirt'te düzenlenen bir mitingde yaptığı konuşma nedeniyle Diyarbakır DGM Savcılığının "halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle açtığı davada Türk Ceza Kanununun 312. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevinde dört ay kaldıktan sonra, 14 Ağustos 2001'de Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti)'ni kurdu.[kaynak belirtilmeli] 2002 genel seçimlerinde AK Parti parlamentodaki sandalyelerin yaklaşık üçte ikisini kazanarak tek başına hükümet kurma yetkisini kazandı. Başbakan olarak Erdoğan, çok sayıda reformlar uyguladı. Türkiye 45 yıl sonra Avrupa Birliği ile bir Ortaklık Anlaşması imzaladı, Erdoğan'ın göreve gelmesi ile Türkiye'nin AB'ye katılım müzakereleri başladı.[kaynak belirtilmeli] Genel Başkanı olduğu AK Parti, Türkiye'de ilk kez iktidarda olmasına rağmen, ikinci ve üçüncü döneminde oy oranını arttırarak seçim kazanan parti oldu. AK Parti 2007 Türkiye genel seçimleri'nde %46,58 ve 2011 Türkiye genel seçimleri'nde ise %49,9 oy oranına sahip olarak tek başına hükümet oldu.


Beşar Esed



Beşar Esad (Arapça: بشار الأسد) (d. 11 Eylül 1965), Suriyeli siyasetçi, devlet adamı. 2000 yılından beri Suriye Arap Cumhuriyeti'nin devlet başkanıdır. Aynı zamanda Suriye Baas Partisi'nin genel başkanıdır. Baas Partisi'nin genel başkanı ve bir önceki başkan Hafız Esad'in oğludur. Hafız Esad ölünce, boşalan başkanlık koltuğuna çok kısa bir süre vekaleten Abdülhalim Haddam oturdu. Şam Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1988 yılında mezun olan Beşşar Esad, göz hastalıkları alanında çalışmalarını sürdürmüş; bu alanda eğitimine devam etmek için 1992 yılında İngiltere'ye gitmiştir. 1994 yılında kardeşi Basil Esad'in bir trafik kazası sonrası ölmesi sonrası Suriye’ye geri dönen Beşar Esad, babası Hafız Esad'in halefi olması için eğitildi. Suriye ordusuna giren Beşar Esad; babasının ölümüyle birlikte yerine geçen geçici Cumhurbaşkanı Abdülhalim Haddam tarafından 11 Haziran 2006’da silahlı kuvvetlerin başına geçirildi. Suriye-Lübnan ilişkilerinin gerginleştiği 1995 yılında Lübnan dosyasını ele alan Beşşar Esad’in, 1998 yılında Emil Lahud’un Lübnan Cumhurbaşkanı olması konusunda gayret gösterdiği söylenmektedir. Babasının ölümünden sonra parlamentonun toplanarak cumhurbaşkanlığı için gerekli olan 40 yaş sınırını, 34 yaş sınırıyla değiştirmesi üzerine Beşar Esad, Suriye Cumhurbaşkanı olmuştur. Suriye-İsrail ilişkileri konusunda başkanlığı ele almasından itibaren babasının yolunu sürdüren Beşar Esad, çeşitli uluslar arası konferanslarda İsrail ve ABD aleyhtarı konuşmalarıyla dikkatleri çekmiş; diğer Arap ülkelerinden farklı bir görüntü sergilemiştir. 11 Eylül olayları sonrası ABD-Suriye ilişkileri gitgide gerginleşmiş; ABD, Suriye’yi “teröre destek vermek”le suçlamıştır. İki ülke arasındaki ilişkiler Lübnan Cumhurbaşkanı Refik Hariri'nin öldürülmesi sonrası çıkmaza girmiş; ABD BM Güvenlik Konseyi’nin 1559 sayılı kararıyla Suriye askerlerinin Lübnan’dan çıkmasını sağlamıştır.




TÜRKİYE SURİYE İLİŞKİSİ

İlişkilerin tarihçesi Suriye toprakları ilk defa Türklerin 8. yüzyılda Müslümanlığı kabul etmesinden sonra Türklere evsahipliği yapmıştır. Başkenti Şam'da bulunan Emeviler nüfuzlarını Orta Asya'ya kadar uzattılar. 712-713 yıllarında Göktürklerle Emeviler arasında yapılan savaşları Emeviler kazandılar. Bu tarihten sonra Türkler köle olarak Şam'a getirildiler. Savaşma yeteneklerinden dolayı Arap ordularında önce askerlik sonra da giderek kumandanlık görevlerini üstlendiler. Abbasiler zamanında Türkler artık bugünkü Irak ve Suriye topraklarına yaygın bir şekilde yerleşmiş bulunuyorlardı. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah 1076 yılında Şam'ı eline geçirdi. Melikşah 1092 yılında ölünce kardeşi Tutuş Şam'ı kendine başkent yaparak Suriye Selçuklu Devleti'ni kurdu. 1095'te Tutuş ölünce oğullarından Rıdvan Halep'te, Dukak ise Şam'da hüküm sürmeğe başladılar. Dukak 1104'te ölünce Töktekin adında bir Türk kumandan Şam'ı ele geçirerek Böriler hanedanını kurdu. Böriler'in Şam'daki egemenliği 1154 yılında gene başka bir Türk hanedanı olan Zengiler'in hükümdarı olan Nureddin Zengi'nin Şam'ı ele geçirmesiyle son buldu. 1174 yılında ise Suriye Selahaddin Eyyubi'nin eline geçti. 1260 yılında Moğollar 1400 yılında da Timur tarafından işgal edilen Suriye daha sonra Memlüklerin eline geçti. 1517 yılında ise Suriye toprakları Osmanlı Devleti'nin eline geçti. Suriye I. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar 400 yıl bir süreyle Osmanlıların egemenliğinde yaşadı. Hatay Sorunu I. Dünya Savaşı'ndan sonra Suriye 1946 yılına kadar Fransa'nın elinde kaldı. Bu dönemde Türkiye'yle Suriye arasındaki en önemli sorun Hatay Sorunu oldu. 20 Ekim 1921'de imzalanan Ankara Antlaşması (1921) Hatay'ı Suriye sınırları içinde bırakmış ancak Hatay'a özel bir statü tanımıştı. Suriye'nin 1936 yılında bağımsız olması kararlaştırılan Hatay'ın statüsü konusunda Türkiye ile Fransa arasında anlaşmazlık çıktı. Hatay önce 2 Eylül 1938'de bağımsız bir Cumhuriyet oldu. 23 Haziran 1939'da da Türkiye ile Fransa arasında yapılan bir anlaşmayla Hatay'ın Türkiye'ye katılması kabul edildi. Hatay Cumhuriyeti, Temmuz 1939'da Türkiye sınırları içine katıldı. Fırat ve Dicle Sorunu Fırat ve Dicle nehirleri Türkiye sınırları içinde doğan, Suriye ve Irak topraklarından geçerek Basra Körfezi'ne dökülen nehirlerdir. Bu nehirler hem Suriye ve Irak, hem de Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu bölgesi için çok önemli su kaynaklarıdır. Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Projesi adı altında bölgede başlattığı sulama projesi, bu nehirlerin Suriye'ye akan sularında azalmaya neden olacağı endişesini uyandırmıştır. Bu nedenle Suriye ile Türkiye arasında zaman zaman gerilimler yaşanmıştır. Ayrıca Suriye uzun yıllar boyunca Türkiye'ye karşı koz olarak kullanmak için PKK'nın Suriye'de örgütlenmesine izin verdi, bu nedenle de Türkiye'den ters tepkilerle karşılaştı. 1998 yılında Türkiye'den gördüğü baskıya dayanamayan Suriye PKK lideri Abdullah Öcalan'ı Suriye'den sınırdışı etti. Günümüzdeki ilişkiler PKK'nın Suriye'deki faaliyetlerine son verilmesi, Fırat ve Dicle'nin sularının paylaşılması konusunda Suriye'yle yaşanan gerilimlerin azalması, Hatay konusunun önemini kaybetmesi sayesinde Türkiye-Suriye ilişkileri olumlu bir döneme girmiş bulunmaktadır. Şu anda Türkiye-Suriye ilişkileri geçmişe oranla oldukça iyi bir durumda seyretmektedir. 2009 yılında iki ülke karşılıklı önemli anlaşmalar imzalamıştır. Özellikle iki ülke vatandaşlarının vizesiz seyahat etmeleri kararlaştırılmıştır. "Arap Baharı" olarak nitelendirilen ve birçok Arap devletini de etkileyen olaylar sonucunda Suriye'de de olaylar çıkmış, Beşar Esad Hama'da katliam yapmıştır. Bu olaya Türkiye'den çok sert tepki gelmiştir. Arap Birliği nin kararı ardından Esad yanlıların Türk Bayrağı'nı yakmaları ve Atatürk resmilerini yumruklamaları, Suriye'nin karasuları sınırını ihlal eden (Resmi kayıtlara göre 5 dakika) keşif görevindeki bir Türk F-4 savaş uçağını düşürülmesi nedeniyle ilişkiler kopma noktasına geldi ve hala düzelmedi. Türkiye Cumhuriyeti büyükelçisini geri çekti. Arap Birliği'nin yaptırımları neticesinde olası bir misillemeye karşı Türkiye Cumhuriyeti 3 zırhlı tugayı, hava kuvvetleri ve donanmasını hazır duruma getirdi. Türkiye'yi tehdit etti: Girerseniz... Barzani'nin bir araya getirdiği ve Kürt bölgelerinde hakimiyet ilan eden 10 üyeli 'Yüksek Kürt Konseyi' mensubu Muhiddin Şeyhali Halep'teki bürosundan konuştu. Güncelleme:28 Temmuz 2012 09:31 Şeyhali "Kürdistan kuruluyor" tezini reddetti ancak yaptığı çarpıcı açıklamalar özerkliğe, devamında bağımsız devlete doğru bir eğilimin varlığını güçlendirdi. Şeyhali Türkiye'nin müdahalesi durumunda bölgenin kan gölüne döneceğini öne sürdü. Barzani'nin girişimiyle Erbil anlaşmasına dayandırılarak kurulan Yüksek Kürt Konseyi 5 'Ulusal Meclis', 5 PYD üyesinden oluşuyor Kürt bölgelerini ele geçiren, içerisinde PYD'nin de bulunduğu 'Yüksek Kürt Konseyi'nin 10 üyesinden biri olan Muhiddin Şeyhali "Biz Kürt bölgelerini (Afrin, Kobani, Aynel Arap, Kamışlı) savaşmadan ele geçirdik. Beşşar Esed yönetimi artık çaresiz ve güçsüz durumdaydı. Burada bir iktidarı zaten kalmamıştı. Biz buradaydık ve o boşluğu doldurduk." dedi. Esed'in giderayak Türkiye'yi zor durumda bırakmak için bu bölgeleri bilerek Kürt gruplara teslim ettiği iddiasının medya propagandası olduğunu iddia eden Şeyhali Kamışlı'da şuan durumun sakin olduğunu, hatta Esed hükümetine ait hükümet binalarının bile açık olduğunu söyledi. Bağımsız bir Kürdistan kurmak gibi gizli ya da açık bir ajandalarının olmadığını söyleyen Şeyhali "Bizim amacımız Suriye'deki Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmek. Esed gittikten sonra şeffaf seçimler yoluyla oluşturulacak halk hükümetinde Kürtlerin tam temsil edilmesini ve haklarının iade edilmesini sağlamak. Amacımız kan dökmek değil" ifadelerini kullandı. Suriye'deki Kürt halkının bağımsızlık konusunda ne düşündüğünü sorduğumuzda ise Şeyhali "Kürtlerin elbette dört parçası birleşmiş, sınırların ortadan kalktığı bir Kürdistan hayali var. Bizim de böyle bir hayalimiz var ancak buna dönük bir programımız, planımız yok. Amacımız bu değil" dedi. SAYIN ERDOĞAN YANLIŞ YOLA GİRMEZ PKK ile ilişkileri konusunda ise Şeyhali "PKK Türkiye'de faaliyet yürüten bir örgüt. Türkiye'deki Kürt sorununun barışçıl yollarla çözülmesini istiyoruz' ifadelerini kullandı. Başbakan Erdoğan'ın, geçtiğimiz gün, Suriye'de Kürt devleti kurulması halinde oraya müdahale edileceğine dair açıklamayı hatırlattığımız Şeyhali dolaylı yoldan, buna cevaplarının sert olacağı mesajını verdi: "Türkiye'de çok sayıda akil adam var. Sayın Erdoğan'ın böyle bir yola başvuracağını zannetmiyorum. Türkiye buraya girerse bir daha çıkamaz. Kan gölüne döner burası. Biz kan dökülsün istemiyoruz. Kendi sorunlarımızı Suriye anayasası çerçevesinde diyalog yoluyla çözmek istiyoruz." "ÇEKEMEMEZLİK YAPILMASIN" ABD'den yardım alıp almadıkları sorusuna ise ABD'yle ilişkilerinin gizli olmadığı, şeffaf bir ilişki içinde oldukları şeklinde yanıt verdi. Sorunun devamında Şeyhali Türkiye'den beklentilerini dile getirirken şunları söyledi: Türkiye ile 10 km sınırımız var. Biz Afrika'dan ya da başka bir yerden gelmedik. Komşuyuz. Bize kötü gözle bakılmasın, "çekememezlik" olmasın. Halep'teki duruma dair ise Şeyhali Kürtlerin yaşadığı bölgelerde çatışmanın yaşanmadığını, ancak diğer Arap bölgelerinde çatışmaların olduğunu söyledi. Savaş bölgelerinden kaçan binlerce Arap'ın da Kürt bölgelerine sığındığını belirtti. Esed ordusunun büyük bir taarruza hazırlandığı yönündeki haberlerle ilgili de henüz bir gelişme olmadığını aktardı. Şeyhali Özgür Suriye Ordusu'yla çatışmayı ise düşünmediklerini, Kürt bölgelerine kan bulaşmasını istemediklerini söyledi. Barzani'nin bir araya getirdiği Yüksek Kürt Konseyi 5 Ulusal Meclis Üyesi, 5 PYD üyesinden oluşuyor.




Esad’dan 3 yeni PKK kampı

Esad’dan 3 yeni PKK kampı

Babası Hafız Esad’ın ölümünden sonra Türkiye sınırındaki PKK kamplarını kapatan Beşar Esad, şimdi Şanlıurfa Suruç, Mardin Nusaybin ve Hatay’a yakın bölgelerinde kamp açılmasına izin verdi.

Güncelleme:28 Temmuz 2012 09:28


Suriye’de baba Hafız Esad’ın ölümünün ardından kapatılan PKK kampları, Türkiye-Suriye arasında yaşanan gerginlik nedeniyle 13 yıl aradan sonra yeniden açılmaya başlandı. Beşar Esad’ın, “mali destek” sözü verdiği PKK, 3 ayrı bölgede yeniden kamp kurdu. Suriye kırsalında 200 olan PKK’lı sayısı kampların açılmasından sonra 1000’e yükseldi.
4 kampı kapatmıştı
Suriye’de son dönemde yaşanan kriz, ülkede 13 yıl önce kapısına kilit vurulan PKK kamplarının yeniden aktif hale getirilmesinin önünü açtı. Baba Hafız Esad’ın ölümünün ardından Suriye-Türkiye sınırında kurulu olan 4 ana PKK kampı, oğul Beşar Esad’ın yönetime gelmesiyle kapatılmıştı. İki ülke arasındaki ilişkiler karşılıklı atılan adımlarla kuvvetlenmiş, yapılan anlaşmalarla vizesiz seyahatin önü açılmıştı. Hatta iki ülke liderleri sık sık bir araya gelerek dünyaya dostluk mesajları verdiler.
Esad’dan destek sözü
Ancak Suriye’nin son bir yıl içinde iç savaşa sürüklenmesi ve Türkiye’nin Esad’a karşı tavır alması, bu ülkede PKK kamplarının yeniden açılmasına neden oldu. Türkiye’ye karşı PKK’yı kullanmak isteyen Esad, 13 yıl sonra Şanlıurfa Suruç, Mardin Nusaybin ve Hatay’a yakın bölgeler olan “Kamışlı, İdlip ve Ayn Al Arab (Kobane)” bölgelerinde kamp açılmasına izin verdi. Türk istihbarat birimlerinin ulaştığı bilgilere göre, kampların kurulması için PKK’nın üst düzey yöneticilerinden ‘Dr. Bahoz Erdal’ kod adlı Fehman Hüseyin ve şahin kanattan Mustafa Karasu’yla örgüte haber gönderen Esad, mali destek sözü verdi. PKK’nın Irak üzerinden Suriye’ye girmesini isteyen Esad, her türlü ihtiyaçlarının karşılanacağını bildirdi. Esad’ın, ülkenin içinde bulunduğu kaostan kurtulması halinde yeni yapılanmada PKK’lı yöneticilere görev sözü verdiği bilgilerine de ulaşıldı.
   
‘Silah eğitimi’ çağrısı
Yapılan anlaşmalar üzerine son 3 ayda 800 PKK’lı, özellikle Irak sınırından Suriye’ye geçti. Bölgedeki PKK’lı sayısı 1000’e yaklaşırken, gıda ve diğer ihtiyaçların Suriye hükümetince karşılandığı yine istihbarat birimlerine ulaşan bilgiler arasında yer aldı. PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan Demokratik Birlik Partisi (PYD), bölgede yaşayan Kürt halkına PKK kamplarında silahlı eğitim almaları konusunda çağrıda bulundu. Türkiye sınırında ve kontrol noktalarında görev alacak kişilere para ödeneceği yönünde mesajlar yayınlandı. Suriye’ye giren PKK’lılar, Türkiye’den karşılıklı olarak yapılan sınır kaçakçılığıyla ilgili bölgede ödeme noktaları oluşturarak vergi adı altında para toplamaya başladı.



  
ABD'nin Halep'te 'katliam' kaygısı

ABD'nin Halep'te 'katliam' kaygısı

Amerikalı yetkililer, son bir haftadır çatışmaların odağı haline gelen Halep'te Suriyeli güçlerin katliama girişmesinden korktuklarını söyledi.

Güncelleme:27 Temmuz 2012 07:15
Amerika Birleşik Devletleri, Suriye hükümetine bağlı güçlerin ülkenin ikinci büyük kenti Halep'te katliama girişmelerinden kaygı duyduklarını açıkladı.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, tankların kente doğru ilerlediği, ayrıca helikopter ve savaş uçaklarıyla hava saldırıları düzenlendiği yolunda güvenilir kaynaklardan haberler alındığı belirtildi.
Sözcü Victoria Nuland bunun "çatışmada ciddi bir artışa işaret ettiği" yorumunu yaptı.
Suriyeli isyancı gruplar, kentin en az yarısında kontrolü ellerinde tuttuklarını söylerken BBC muhabiri Ian Pannell, Halep'te herkesin büyük taarruza hazırlandığını anlattı.
Ian Pannell, çok sayıda sivilin çarpraz ateş altında kalabileceğini, kentte gıda, su, ilaç ve enerji kaynaklarının tükenmeye yüz tuttuğunu vurguladı.
Pannell Halep'teki mücadeleyi kazanmanın her iki taraf için de bir 'ölüm kalım meselesi' olduğunu söyledi.
Öte yandan isyancılar mühimmat ve tıbbi malzeme yığınağı yaparken, en az bir semtte kan bankaları için bağış çağrıları yapıldı.
Suriye'nin bu en büyük kentinin önemli bir bölümünü kontrol ettiklerini söyleyen isyancılar, yeni bir taarruz başlatmasını bekledikleri askerleri püskürtebilmek için sokaklarda kontrol noktaları ve keskin nişancı mevzileri oluşturdu.

Siviller kaçıyor

Kentteki Özgür Suriye Ordusu birimlerinden birinin lideri olan Ebu Tayyip de ülke ekonomisinin kalbi durumundaki Halep Türkiye'ye komşu olduğu için, kenti ellerinde tutabilirlerse güvenli bir bölgeye kavuşmuş olacaklarını ve Türkiye'ye giriş çıkış ve buradan lojistik destek sağlamanın kolaylaşacağını vurguladı.
Eylemciler asker ve tank konvoylarından oluşan hükümet güçlerinin Hama ve İdlib gibi başka bölgelerden kente doğru harekete geçtiğini bildirdi.
İsyancıların da bazı birimleri ile ellerindeki silah stoklarını kaydırmasına rağmen, BBC Muhabiri Ian Pannell, Halep'teki isyancıların silah ve teçhizat yönünden ordu olanaklarının çok gerisinde olduğunu kaydetti.
Halep sokakları son bir haftadır sokak çatışmalarına sahne oluyordu. Ancak şiddetin yeni bir boyuta taşınabileceği endişesiyle binlerce sivil kentten kaçıyor.
Devlet televizyonu Şam'ın güneyindeki Kadem semtinde de yeni çatışmalar yaşandığını bildirdi. Doğrulanamakla birlikte, muhalif eylemciler ülke genelinde önceki gün yaşanan çatışmalarda 130 kişinin daha öldüğünü söyledi.
Suriye'de geçen Mart ayında hükümet aleyhtarı eylemlerin başlamasından bu yana yaşanan şiddet olaylarında, 16 binden fazla kişi öldü.
Şiddeti dindirmek için Birleşmiş Milletler nezdindeki tüm girişimler dünya güçleri arasındaki derin görüş ayrılıkları dolayısıyla sonuçsuz kalırken, on binlerce Suriyeli Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Irak'a sığındı.
Yönetimden kopuşlar da devam ediyor: ABD, Suriye'nin Birleşik Arap Emirlikleri ve Kıbrıs temsilcisi karı koca bir çiftin, görevlerini bırakarak Katar'a kaçtıklarını doğruladı

Hiç yorum yok:

FOTOĞRAF HAYATTIR

HER FOTO Bİ SANATTIR

Manzara

Manzara
MANZARA